Mutlu Hamilelik İçin Yanınızdayız

Mutlu Hamilelik İçin Yanınızdayız

Bir çocuk dünyaya getirmeden önce bunun kararını vermek kuşkusuz çok zordur. Hamile kaldıktan sonra ise hem anne olmanın heyecanı hem de doğacak çocuğumuzun sağlığına ilişkin endişeler başlar.

Bir çocuk dünyaya getirmeden önce bunun kararını vermek kuşkusuz çok zordur. Hamile kaldıktan sonra ise hem anne olmanın heyecanı hem de doğacak çocuğumuzun sağlığına ilişkin endişeler başlar. Bu süreç kadını fizyolojik olarak etkilemesinin yanı sıra psikolojik olarak ta yorabilmektedir. Hamilelikle birlikte sadece kadın etkilenmez bu hormonal değişim ve duygusal hassasiyet eşinde olumsuz etkilenmesine sebep olmaktadır. Çünkü hamile kalınca kişi bedenindeki değişimle birlikte artık beğenilmediğini düşünürken, eşinin beğenisini kaybetmek en büyük korkusu haline gelir. Bu nedenle eşi ya da çevresinden yoğun ilgi ve sevgi beklentisi içine girer. İlginin yetersiz kaldığı durumlarda da kişi kendini yalnız hissederken, çevre tarafından anlaşılmadığını düşünür. Bu duruma birde bebeğe ilişkin korku ve kaygılar eklenince “hamilelik depresyonu” ortaya çıkabilmektedir. Hamilelik çok özel ve kadını erkekten ayıran en ayırdedici bir özellikken, bu durumun erkekler tarafından anlaşılmasının oldukça güç olduğu bir süreçtir. Bu süreci mutlu geçirmek büyük oranda anne adayına bağlıdır. Öncelikle bir çocuk dünyaya getirme kararında muhakkak kendi isteğimize kulak vermeliyiz. Çünkü bebeği 9 ay boyunca karnında taşıyacak daha sonrada hayata hazırlayacak altın kişi annedir. Anne olma kararında yaşımızı, hamilelik öncesindeki kişilik özelliklerimizi, kendi annemizle iletişimimizi, eşimizle ilişkimizi, maddi ve manevi kaynaklarımızın hepsini göz önüne alarak bu kararı vermeliyiz. Hamilelikle birlikte anne-bebek arasındaki iletişim başlar. Anne adayı 3. Aya kadar henüz bebeği hissedemez. Daha çok bulantı, kusma, halsizlik yönünde fiziksel şikayetler görülebilir. İlk hamilelik deneyiminde belirsizlikten kaynaklı kişinin kaygıları daha yüksek olur. Çevrede daha deneyimli olan kişilere kulak verirken, kimi zaman internetten çeşitli araştırmalar yapmak anneyi olumsuz etkileyebilmektedir. Bebeği sürekli hissetmeye ilişkin beklentileri, kaybetme korkusu nedeniyle kendini gereğinden fazla kısıtlamaları olabilir. Özelliklede geç ya da zor anne olmuş adaylarda korkular artmaktadır. Anne adayları, neleri yapıp yapamayacağını ve bebeğin gelişime ilişkin bilgiyi muhakkak düzenli takiplerini yaptırdıkları doktorlarından öğrenmelidir. Doktorlarının da yönlendirmesiyle 3. Aydan sonra yapılan test ve tetkiklerde heyecan daha da artmaktadır. Cinsiyetin belirlenmesi süreci ayrı bir heyecanken, bebekte bir zihinsel engel olasılığı, bu ihtimali düşünmek anneyi oldukça zorlar. Hamileliğin devamlılığı bundan sonra anne için netleşir. Hamile olduğunu öğrenmesiyle birlikte büyük hayaller kuran anne adayları için bazen ilk aylar hamileliğin sonlandırılmasıyla birlikte depresyona sebep olabilmektedir. Hamileliğin 7. Ayından sonra doğumun yaklaşmasıyla annenin kendine yönelik kaygıları artmaktadır. Artık kendini anne olarak görmeye ve hissetmeye başlamıştır. Göğüsleri sütle dolması ve ultrason görüntülerinde bebeğin artık görüntüsünün daha netleşmesi kişinin anne olduğunu daha net algılamasına sebep olur. Bedendeki değişim bazen kadında ya da eşinde birbirlerinden uzaklaşmaya sebep olabilir. Kadın çekici olmadığı duygusu yaşarken, erkekte anne kimliği nedeniyle eşine yaklaşamayabilir. Bu süreçte eşlerin birbirini ihmal etmemesi, bebek doğduktan sonrada kadının psikolojik sağlığı için karı-koca olarak birbirlerine vakit ayırmaları, çocuk bakımını da paylaşmaları gerekmektedir. Özellikle çalışan bayanların bu dönemde çevreden yardım alması tükenme olasılıklarını azaltacaktır. Özetle mutlu hamilelik için annenin ihtiyacı olduğunda yakın çevreden destek alabilmesi, özelliklede eşle iletişimindeki uyumu devam ettirebilmesi; hamilelik dönemi hakkında yeterli bilgi sahibi olması; takip eden bir doktorunun olması ve doktoruna güven duyması; bebek konusunda deneyimli kişilerin etrafında olması; kilo yada bedenine ilişkin kaygıları varsa bir diyetisyenden; başa çıkmakta zorlandığında da psikologtan destek alması gerekmektedir.